Uyarı: Bu
bir kişisel gelişim yazısı değildir, aksine bazı noktalarda dibe vurma ihtimali
bile vaat edebilir. Ama sonu güzel bitiyor sanırım… Aşağıdaki "italik" açıklama paragrafı ise tamamen bireysel, hiç okumadan atlayabilirsiniz.
Bu ve
benzer içerikteki yazılar için zorunlu ön açıklama: Bu yazının başına bir ön
açıklama paragrafı koymak boynumun borcudur. Çünkü artık bu konuda sanırım biraz daralmaya
başladım. Sanki yazdığım her şeyin birilerine -çok afedersiniz terbiyemi bozuyorum- laf sokmak için
yapılıyormuş gibi davranılması durumu sözkonusu. Açık olmak gerekirse, her
yazıdan sonra bir süreliğine küsen ve tavır yapan arkadaşlarımla ya da o yazıdan kısa süre önce tanışmış olduğum birinden aldığım yorumla uğraşmak beni
gerçekten yoruyor. Yani, hayatımdaki en sevdiğim özelliğimin etrafı
gözlemlemek ve onu kendimle harmanlayarak herkesle ilgili bir şeyler karalamak olduğunu daha nasıl
kanıtlayabilirim acaba? Sözgelimi, içinde onlarca hikaye olan bir
kitap yayınladım, eğer onların hepsinde anlatılanlar sadece ben olsaydım, şu
anda İsviçreli bilim adamları beni bir odaya kapatmış ve yaptıkları tespitlerle
tarih yazıyor olurlardı. Bunu daha fazla nasıl anlatabileceğimi bilemiyorum.
İşte tam da bu sebeplerle, yaşamımın adeta etrafımdaki bazı insanlar tarafından
kelepçelenmiş durumda olduğu hissine kapılıyorum. "Başkaları ne der ki" dememeyi, umursamamayı öğreneli çok
çok uzun zaman oldu ama dostlarının üzülmesine kayıtsız kalamıyorsun işte. Hele
de etrafın alınganlık katsayısı her geçen gün artan bir kalabalıkla doluyorsa,
vay ki ne vay!
Ama bak dostum, şimdi söyleyeceğim özellikler
konusunda ikimiz de ortalamanın biraz üzerindeyiz, kabul, ama ne sen dünyanın
tek önemli insanısın, ki etrafında yapılan her şeyin öznesinde sen olasın, ne
ben dünyanın en "kezban" adamıyım, ki hayatım hep "dur bakayım, bu tamam, şimdi de
kime atar yapsam acaba" diye geçsin. Ha, ama okurken "ulen bu benim galiba" hissini
benden bağımsız olarak yaşıyorsan, e ona ben bir şey yapamam. O zaman kendini şöyle bir
silkelersin ve sen, ben, onlar hepimiz daha mutlu oluruz. Silkelemezsen ben,
onlar bir şey kaybetmeyiz, sen daha az samimi bir hayat yaşarsın. Benim şahsi
tavsiyem, hiç kimsenin hayatı "ben" merkezinde bu kadar ciddiye almaması. Kendini
mutlu etmek istiyorsan, biraz da etrafına çalış bence, şaşkınlıkla göreceksin
ki yine "ben" kazanacak.
Bir de, sen daha aklından geçirmeden söyleyeyim, benim de çok ciddi zaaflarım ve hatalarım var. Bazen burada yazdıklarımı yaptığım da oluyor inan ki. Ama beylik iddialarım yok en azından kendimle ilgili, buradakiler sadece durum tespiti, o kadar. Katılırsın, katılmazsın, olduğundan fazla anlam yüklemeye gerek yok.
Bir daha böyle bir açıklamaya ihtiyaç duymamak ümidiyle, selametle...
Dünya
senin etrafında dönüyor!
Hayır, sana söylemedim. Öyle hemen havalara girme. Gerçi kendini bu yazının öznesi hissetmeyeceksen ya da şimdi anlatacaklarıma "evet ya, ben de" demeyeceksen, rahatlıkla sen de üzerine alınabilirsin şimdi söyleyeceğimi, zira bu durumda tam da beklenen örnekle konuya girmiş olacağız. Evet, herkes dünya sadece onların etrafında dönüyormuş gibi davranmanı bekliyor. Yani, çıkıp da onların yüzüne karşı bunu doğrudan söylemeyeceksin ama sanki bu cümleyi haykırarak Hipokrat yeminini kayıtlara geçmiş biri gibi, tam olarak bu cümlenin gerektirdiği şekilde davranacaksın. Eğer o eksenden yarım santim kayarsan, yemininin doğası gereği her türlü imaya, tavra, hakarete maruz kalmayı hak etmiş olduğun bir ceza olarak kabulleneceksin ve yeminine kaldığın yerden devam edeceksin. Öyle aman itiraz etmekmiş, tepki göstermekmiş, haksızlığı haykırmakmış, empati yalvarmakmış, sakın böyle ihtimalleri aklından bile geçirme. "Hata"nı anla ve devam et, çünkü bunu sana söyleyen olmak istemezdim dostum ama dünya senin etrafında dönmüyor, onların etrafında dönüyor. Onlar kim mi? Bilemem ki... Zaten bilsem de söyleyemem, zira dünyaonunetrafındadönüyor Tanrıları bana böyle bir hak vermedi, ben kendi başıma düşünemem, karar veremem, uygulayamam, konuşamam. Ancak onlar bana neyi nasıl düşünebileceğimi söylediklerinde onu öyle düşünebilirim ben. Çünkü benim esas görevim onların hayatında bir yancı olmanın gerekliliğini layıkıyla yerine getirmek, o kadar. Bunun dışında sana söyleyebileceğim tek şey, onları öyle çok da fazla uzaklarda aramaman gerektiği...
Peki nasıl oluyor da dünya onların etrafında dönüyor?
Hayır, sana söylemedim. Öyle hemen havalara girme. Gerçi kendini bu yazının öznesi hissetmeyeceksen ya da şimdi anlatacaklarıma "evet ya, ben de" demeyeceksen, rahatlıkla sen de üzerine alınabilirsin şimdi söyleyeceğimi, zira bu durumda tam da beklenen örnekle konuya girmiş olacağız. Evet, herkes dünya sadece onların etrafında dönüyormuş gibi davranmanı bekliyor. Yani, çıkıp da onların yüzüne karşı bunu doğrudan söylemeyeceksin ama sanki bu cümleyi haykırarak Hipokrat yeminini kayıtlara geçmiş biri gibi, tam olarak bu cümlenin gerektirdiği şekilde davranacaksın. Eğer o eksenden yarım santim kayarsan, yemininin doğası gereği her türlü imaya, tavra, hakarete maruz kalmayı hak etmiş olduğun bir ceza olarak kabulleneceksin ve yeminine kaldığın yerden devam edeceksin. Öyle aman itiraz etmekmiş, tepki göstermekmiş, haksızlığı haykırmakmış, empati yalvarmakmış, sakın böyle ihtimalleri aklından bile geçirme. "Hata"nı anla ve devam et, çünkü bunu sana söyleyen olmak istemezdim dostum ama dünya senin etrafında dönmüyor, onların etrafında dönüyor. Onlar kim mi? Bilemem ki... Zaten bilsem de söyleyemem, zira dünyaonunetrafındadönüyor Tanrıları bana böyle bir hak vermedi, ben kendi başıma düşünemem, karar veremem, uygulayamam, konuşamam. Ancak onlar bana neyi nasıl düşünebileceğimi söylediklerinde onu öyle düşünebilirim ben. Çünkü benim esas görevim onların hayatında bir yancı olmanın gerekliliğini layıkıyla yerine getirmek, o kadar. Bunun dışında sana söyleyebileceğim tek şey, onları öyle çok da fazla uzaklarda aramaman gerektiği...
Peki nasıl oluyor da dünya onların etrafında dönüyor?
En büyük özellikleri sen
yaparken hata olan şeylerin, onlar yaptığında normal olması. Bu cümleyi bir kez
de tersinden okumalısın bence. En büyük özellikleri, onlar yaparken normal olan
şeylerin sen yapınca abartılı birer hata olması. En basitinden başlayıp
sınırları zorlayabilirsin. Seni hiç aramayan arkadaşın, ilk buluşmanızda sana
hayırsızlıktan başlayıp karakter çözümlemesine uzanarak hesap sormaya
kalkışabilir. Şaşırma, dünya onun etrafında dönüyor.
Yaşamınızdaki (ortak ya da bireysel) herhangi bir detayla ilgili sen yapmak istediğinde (ya da aslında istemediğinde)
"Eee ama sen de yani!" şeklinde hakkında kesilecek ahkamlarına sebep
olan durumlar, onlar sözkonusu olunca basit ve sıradan, genelgeçer yorumlardır.
Malum, dünya onun etrafında dönüyor!
Belki
sana da zarar veren büyük ve aleni hatalarını ona ifade etmek için dünya
tarihinin icat edilmiş en naif kelimelerini bulmana rağmen, sana o cümleyi kurduğun an itibariyle hayatı zindan eden o kişi, senin hiçbir hatan ya da
sorumluluğun olmayan anlarda bile hiç tartmaya gerek duymadan en özensiz
kalıplarla seni acımasızca suçlayabilir. Dedik ya, dünya
onun etrafında dönüyor.
Uzatmayayım,
nasıl olsa çok net anlaşıldı, sadece an itibariyle bulunduğumuz mecradan bir örnek daha vereyim o zaman. Burada
aklımdakini net olarak betimleyebilmek adına sıraladığım birkaç örneğe
"ööeeehhh, bu da şimdi bir şey mi yazıyor yani" yapan muhterem (ki aslında takip bile etmiyordur seni, yersen), bilumum profillerine ilkokul düzeyi eğreti varoş yorumları sıralayıp,
"like"lamazsan sana inceden nefretle bedelini ödetmeyi planlayabilir.
Normaldir, kabullen, dünya onun etrafında dönüyor.
Bak
bitemedim. Mesela bir de şu "sen çok özelsin" grubu var. Yani sana sanki onun için çok
özelsin gibi davrananlar ve bunu da sık sık ifade edenler. Senin öyle bir
talebin yok aslında, sen zaten arkadaşlığınızdan yeterince memnunsun. Ama daha
fazlası varmış hissi veremeye bayılırlar. Kimisi gerçekten ona daha özelmiş gibi
davranmana ihtiyaç duyduğu için yapar bunu, kimisi etrafındaki herkes onu çok
özel zannetsin derdindedir. Gel gör ki, sana (altını çiziyorum, senin öyle bir
isteğin, beklentin, talebin olmadığı halde) sanki çok özelsin, diğerlerinden
çok çok başka bir yerdesin gibi davrananların, aslında etraflarındakilerin
(hadi tamamına demeyeyim ama) neredeyse büyük bir çoğunluğuna aynı muameleyi
yaptığını görürsün. Anlaşılan ona göre ya çok aptalsın, ya da hayranlıkla
dolusun (!). Hele de karşı cins ise, belki gizli gizli aşıksın. Tabi ya, sen de
bilmiyordun oysa! Dolayısıyla sana da birçoğuna yaptığı gibi özelmişsin hissi
vererek seni de etrafında pervane edebilir, edebileceğine inanabilir aslında.
Pervane demişken aklıma dönmek geldi. Evet, dünya onun etrafında dönüyor,
biliyorsun değil mi?
Zaten
farkındaysan herkes seni değiştirme, tam da kendi istedikleri şekle getirme
derdinde. Kimse seni olduğun gibi kabul etmiyor. Senin için kafalarında bir
kalıp belirliyorlar, seni ona tıkıştırmak için çabalıyorlar, sonra bir gün
senin o kalıp olmadığın ortaya çıkınca da sanki sen aslında hep o kalıptaydın,
ama şimdi değiştin, başkalaştın, onun sevdiği ve istediğinden farklı bir insan
oldun gibi davranıyorlar. Bu suçlamaları, hatta hakarete varan analizleri kabul
etmek zorundasın. Haksızlık mı? Yok canım ne demek o, çok değiştin sen, dua et
ki o iyi bir insan ve seni yine de hayatında bir şekilde tutmaya devam ediyor.
Gurur duy ve kabullen, ne de olsa dünya onun etrafında dönüyor ve sana da orada
bir konum lütfetti! Kıymet bil.
Sana bir sır vereyim mi? Dünya eskiden zarif insanlarla, naif duygularla doluydu. Herkesin birbirine en az sevgisi kadar saygısı vardı. Bir kez ben diyen, iki kez sen deme gayretine düşerdi. Ama gel gör ki mehteran ruhlu tarihimiz, iki ileri bir geri kaderimizi iki bana bir sanaya çevirmekte zorlanmadı. Naif olmanın aşağılanma belirteci olduğu bir dünyadayız artık. Ve hayat bazılarımız için her zamankinden daha zor. Çünkü sen asla o maskeyi yüzüne takamazsın, sana öyle bir kod tanımlanmamış, kendine yabancılaşırsın. Hem zaten değişmemelisin, değişemezsin, değişirsen ödetirler bedelini. Sana öyle bir izin vermediler ve vermeyecekler. Hadi şimdi o cümleye alıştır kendini: Dünya senin etrafında dönüyor! Aman ha bir yanlışlık olmasın, ikinci tekil şahıs kullanacaksın, senin sözlüğünde artık birinci zavallı, gariban, ezik, naif tekil şahıs yok, sildiler attılar onu. Şimdi bir nefes al ve hadi söyle: Dünya senin etrafında dönüyor sahip!
Ben kim miyim? Hiç kimse. Ya da dünyanın dönmesini sağlayan tek kimse. Ay mıydı dünyanın etrafında pervane olup dönen? Öyle bir şeyler işte. Sadece hayatın karardığında, ihtiyacın olduğunda gökyüzünde ışık ihtiyacıyla görünen, onun dışında hayatında güneş varken, yolun açık ve aydınlıkken pek hatırlanmayan, umursanmayan, dikkate alınmayan! Ah aslında bilsen ki gel-git'ler hep o ay sayesinde...
Bunların hepsini koy şimdi kenara ve söyleyeceğimi dikkatle dinle lütfen benmerkezci dostum. O maskeyi taşımak konusunda belki benden, benim gibilerden, bizden biraz daha fazla yetenekli olabilirsin (ki bu maske taşıma hali ne derece gurur duyulacak bir meziyettir bilemem), ama iç dünyandaki bitmeyen kavgan açıkça, ayan beyan gözlerine yansıyor. Biz de esasında bunu anlayamayacak kadar aptal insanlar değiliz, sessizliğimizin kendimizce son derece geçerli ve tamamen iç barışla ilgili gayet akıllıca gerekçeleri var. Ve şunu bil ki, esasında dünya senin etrafında dönmüyor! Böyle bir dünya yok, hiç yoktu. Ne kadar erken uyanırsan, o kadar kazanırsın yaşamını. Bil istedim, bil istedik.
Burası çok güzel,
sen de gelsene?